24 Kasım , 13. Sayı , 1. Sayfa

Leh veya Aleyh

İstanbul matbuatını son zamanlarda işgal eden mesailden (konulardan) en mühimi, Avrupa hükûmetlerine karşı T?/4rk efkâr-ı umumiyesinin vaziyetini m?/4nakaşa ederken leh veya aleyhden ibaret başlıca cereyanlar mevcut olduğunu farz etmekten mütevellid (meydana gelen / doğan) bir siyaset-i hariciye (dış politika) kapısı aramaktır. Bu faraziyat ?/4zerinde biraz m?/4nakaşa etmeyi faideden hali (yararsız) görm?/4yoruz .

Her devletin olduğu gibi Devlet-i Osmaniye'nin de m?/4tarekeye kadar dahili ve harici m?/4nasebeti vardı; ve bunu tedvir etmek ( çevirmek / döndürmek ) ,milletin inzimam-ı itimadiyle (g?/4venini sağlayarak / katarak) mevki-i iktidarda bulunan hükûmetlere ait idi.

Harb-i umumiden evvel sakin bir vaziyet içinde , bütün Avrupa devletleri ile hüsnü münasebete müstenid (iyi ilişkilere dayanan) bir siyaset-i hariciye takib edip giderken , harb-i umuminin ilanı ?/4zerine Rus çarlığının , maatteess?/4f Almanya?tm)nın muhasımı (d?/4şmanı ) olan devletleri kendi tarafında bulmuş olması , Almanya ile ittifakı ve İtilaf Devletleri ile muhasemeti intaç etti.(d?/4şmanlık sonucunu doğurdu.) Bunun bir cürüm (suç) mahiyetinde , yahut daha başka fikir ve emellere m?/4stenid olup olmadığını m?/4nakaşa edecek değiliz. Bu ancak harb mesuliyetinin tetkik ve taharrisi (incelenip araştırılması) s?/4resinde inkişaf edebilir . Ve buna en ziyade tarih doğru h?/4km?/4n?/4 verecektir.

Şimdi ne olursa olsun ,harb-i umumi ilan edildikten ve devlet-i Osmaniye de bu muharebede iyi köt?/4 kendisine en m?/4nasip mevkii aldıktan sonra siyaset-i hariciyede m?/4ttefikleri ile sonuna kadar merdane-i sebat etmeğe matuf kal(söz?/4nde durma mertliğini gösterdi).

Bu neticede ne gibi esbab ve avamilden tevell?/4d etmiş (sebep ve etkenlerden doğmuş) olursa olsun, oldukça ağır şeraitle bir m?/4tareke imza ederek sulh konferansının ta?tm)yin edeceği mesaliheye intizar-ı mecburiyet ( belirleyeceği sınırları zoraki bekleme) durumuna d?/4şt?/4.

Bu vaziyet içinde bulunan bir devletin siyaset-i hariciyesi , sulha intizaren terk-i muhasemat ettiği ( barışı beklerken d?/4şmanlığı/husumeti bıraktığı) devletlerle, karşı karşıya vakurane (ağırbaşlı) bir nezaketi muhafaza etmekten ve mütekabilen (karşılıklı olarak) m?/4tareke name ahkâmının h?/4sn-?/4 muhafazasına itina eylemekten ( h?/4k?/4mlerinin iyi niyetle korunmasına çok dikkat etmekten) ibaret olabilirdi.

Halbuki devlet-i Osmaniye mütareke name ile her türlü esbab-ı m?/4dafaadan tecrit edildikten (korunma araçlarından yoksun bırakıldıktan ) sonra, İtilaf Devletleri, m?/4tarekenin kuvve-i te?tm)yidiyeden mahrum (hen?/4z doğrulanmış olmaktan yoksun ) olmasının verdiği cesaretle ,evvela payitahtında ve m?/4him sevk-?/4l ceyş ( stratejik / askeri yönden önemli) limanlarında tazyike başladı .

Milletin haysiyeti ve menfaatini müdrik olamayan (kavrayamayan) ,mağlup sıfatiyle her zilleti (alçaklığı/aşağılanmayı) kabul etmekten başka çare görmeyen izansız ve hamiyetsiz (vatan sevgisi olmayan) h?/4kûmetlerin m?/4dafaasız bıraktığı hukuk-u milliyeye zerre kadar ehemmiyet verilmeyerek her taraftan memleket istila edildi ve bizimle terk-i muhasemat ettiklerini (hasımlığı bıraktıklarını) imzaları altında te?tm)min etmiş (sağlamış/ garanti etmiş) olan devletler ,müselleh (silahlı / donanımlı) askerlerini vatanımızın en g?/4zel parçaları ?/4zerinde haşin (sert/katı/kaba) bir vazı?tm) tehditkâr ile (tehdid eden bir davranışla) ikame ettiler (konuşlandırdılar).

Bu vaziyet ?/4zerine artık siyaset-i hariciye kalmadı; ve kalamazdı. M?/4ttefikleri ile rabıtası kesilmiş, d?/4şmanları ile barışmış , fakat onları, aynı vaz?tm) ı husumeti (d?/4şmanca davranışı) muhafaza ederek memleketin sinesine sokulmaktan men?tm) edememiş bir devletin hariçle m?/4nasebeti ne olabilir?

Hariçten maksat, meselâ bi taraf (tarafsız) bir iki devlet, İsviçre ve İspanya gibi zaten siyaset-i hariciyemizde mevkileri pek az olan bir iki h?/4kûmet midir ? ş?/4phesiz değil. Siyaset-i hariciyemiz olsa olsa İtilaf Devletleri ile olan m?/4nasebetimize taallük etmek (ilgili olmak) lâzım gelir. Bu devletler ise bu g?/4n hariçte değildir ki.

Bir taraftan hen?/4z sulh akd edilip adeta teyid edilmiş olmadığı, diğer taraftan m?/4tareke namenin her maddesi defalarla ayrı ayrı ihlâl olunarak memleketimiz parça parça istila edilmekte devam ettiği halde alelümum (genel olarak ) Avrupa devletleri meyanında (arasında) m?/4nasebette bulunabildiğimiz İtilaf H?/4kûmetleri için “leh” veya “aleyh” meselesi nasıl mevzu?tm) bahs (söz konusu) olabilir bir t?/4rl?/4 anlamıyoruz.

Bir kısım matbuatımızla cihanın bu emsalsiz herc-ü merci (karma karışıklığı) arasında basireti (kavrayışı) donmuş bir kısım rical-i devletimiz (devleti yönetenlerimiz / ileri gelenlerimiz), öyle anlaşılıyor ki bu g?/4n bulunduğumuz siyasi ve hukuki mevkii, mantık ve vuzuh (açıklık) ile d?/4ş?/4nemiyorlar. Teşekk?/4r olunur ki Anadolu?tm)da kuvvetlerini ve iradesini birleştirmiş olan millet , bu aciz hissiyaneye iştirâk etmiş ( g?/4çs?/4z / şaşkın duygulara katılmış) değildir.

Bu g?/4nk?/4 vaziyetimiz en hakiki ve en mantıki şekliyle siyaset-i hariciyesiz bir vaziyettir. Dostlarımız ve m?/4ttefiklerimizle dostluğumuz zail olmuş (sona ermiş) , silahlarımız ve husumetlerimiz terk edilmiştir. Fazla olarak artık husumet besleyemediğimiz ve binaenaleyh (buna göre) kendilerinden de beklemediğimiz devletler , harben giremedikleri aksam-ı vatanı, bu vaziyet-i acizaneden bilistifade (vatan parçaların, bu zavallı durumdan yararlanarak) istila etmişlerdir.

Şu halde siyaset-i hariciyeyi kimle yapacağız ? Olsa olsa memleketimizdeki harici devletlerle .. Zannediyoruz ki bu bir siyaset meselesi değil , bir siyaset meselesi olsa bile harici bir siyaset meselesi hiç değildir. Ç?/4nk?/4 diplomasi m?/4nasebetı (siyasal ilişkileri), ya dostluğa , ya bunun zevalinden mütevellid (sona ermesinden doğan) endişelere istinad ederek (dayanarak), milletlerin mütekabil (karşılıklı) menfaatlerini idare etmekten ibarettir. Memleketimizi istilaya devam eden ve imza ettikleri m?/4tareke nameye riayet etmeyen devletlerle dostluğa müstenid münasebet (dayalı ilişki), bu hareketlerini terk etmedikleri m?/4ddetçe nasıl tesis edilebilir ?

Dostluğun zevalinden mütevellid (sona ermesinden doğan) endişelerle menafiimizi temin için m?/4nasebete girişecek isek, bundan da korkuları yoktur . .....................................okunamadı.......................................................................................

Şu halde bu g?/4n hiç bir devletle m?/4nasebet-ı siyasiyemize muayyen bir siyaset-i hariciye (politik ilişkilerimize belirlenmiş bir dış politika ) denilemez.

Millet ve h?/4kûmet, her g?/4n yeni işgaller ve istilalar ?/4zerine feryatlara , protestolara mecbur olup dururken , bir çok zavallı efrad-ı vatan topraklarını ve yurtlarını m?/4dafaa için kan ve çamur içinde can verirken , binlerce m?/4hacirler ocaklarından kovularak aç ve sefil, ayak altında s?/4r?/4nmeye mahkûm edilirken b?/4t?/4n bu fecaatları ikaa teşvik veya terviç eden (yapmaya y?/4reklendiren ve artmasına yardım eden) ve memleketimizin içinde, başımız ?/4st?/4nde bulundurmak istediğimiz b?/4t?/4n mukaddesatımızı tazyik ve tehdit ederek (baskı edip korkutarak) hukuk-u m?/4dafaamızı boğmaya çalışan devletler hakkında “lehdar” bir siyaset takip edebilir miyiz?

Bu devletlere aleyhdarmı olmalıyız ? Bu da g?/4l?/4nç ve saçma bir iddia olur ç?/4nk?/4 aleyhdarlığımızı ne ile teyid edeceğiz (kuvvetlendireceğiz/doğrulayacağız) ve aleyhdar bir siyasette istinatgâhımız (dayanağımız) ne , hangi kuvvet müzahir (yardımcı / yardım eden) olabilir.

Binaenaleyh (böylece), her hakikati olduğu gibi görmeye ve göstermeye ve bundan asla ?/4rkmemeye mecburuz. Bilmeliyiz ki , bu g?/4n için ne bir siyaset ve de her hangi bir mâna ile Avrupa devletlerinden hiç birisine ait “leh “ veya “ aleyh” meselesi mevzu bahs olamaz. Muhtaç olduğumuz şey, ancak m?/4tareke ile kabul ettiğimiz şerait ve vaziyetin avdetidir (geri dönmesidir/)

Bu vaziyete avdet ettikten sonra akd edilecek bir musalaha (barışma/uzlaşma) , bütün devletlerle münasebetimizi tanzim edecek (d?/4zenleyecek) ve ancak o zaman "leh" ve ya "aleyh" meselesi m?/4nakaşa edilebilecektir.

Bu g?/4n hangi devlet, hukukumuzu korumamıza yardımcı olur, memleketimizin istila ve işgaline karşı bizzat tavır alır ve bizzat istila ve işgal ettiği aksam-ı vatanı tahliye ederek (vatan parçasını boşaltarak) m?/4tarekenin çizdiği hukuk ve vezaife riayet eylerse millet,evvela o devletin lehdarı olacaktır.

“Leh ve aleyh” meselesi işgal ve istila tehditleri altındaki tebdil-i mezhep ( yol değiştirme) kabilinden .... m?/4stenid ve memleketin her tarafını birden istila ve işgal edilmiş görmek endişesinden mütevellid (doğan) bir inkiyad-ı mahkûmane ile ( h?/4k?/4ml?/4 gibi boyun eğerek) buna müteami olmamaktan (görmezlikten geliyor olmamaktan) ibaret huşunet-i vakurane (ağırbaşlı bir sertlik )demek ise, uzun ve b?/4y?/4k bir şan ve şeref mazisini yedi y?/4z sene sonra muhafaza etmek, şimdiye kadar en elim mağlubiyetlerinde bile Plevne?tm)de Çanakkale?tm)de çok b?/4y?/4k ve ulu kahramanlıklar göstererek canını esirgemeyen ve bu kabiliyetini ecdat ve ahfadına karşı inkâr eylememek..... her safha-i ikbal ve ....... daima muhafaza ettiği namus-u milliyenin paymal olmasına (ayaklar altına alınmasına) cevaz vermemek için o huşunet ve vakur tavrını daima tercih eder . Fakat şu veya bu devletin leh veya aleyhinde olmak ?/4zere d?/4ş?/4nerek değil,sırf şeref ve mevcudiyetine kim karşı olursa olsun muhafaza ve m?/4dafaasını bir zaruret bildiği için yapar.

İşte m?/4nasebet-ı siyasimizde (politik ilişkilerimizde),Avrupa devletlerine karşı “leh veya aleyh” meselesi etrafında Anadolu?tm)nun d?/4ş?/4nd?/4kleri budur.

Onun bir gayesi vardır: Memleketinin hukuk ve mevcudiyetini m?/4tareke nameyi,d?/4şman devletlerin şeref ve namusuyla da tevsik ederek ( belgeleyerek -sağlamlaştırarak) tayin edilmiş hudut dahilinde muhafaza etmek ve yine hudud-u vatana tecav?/4z eden zalim ayakların çekildiğini görmek.

Bu gayenin tahakkukunu temin edecek her devlet onun ebedi bir dostudur. Ve bu gayeye vasıl oluncaya kadar , m?/4tareke name ile imza altına alınan kararlara riayet edildiği m?/4ddetçe T?/4rk h?/4kûmeti söz verdiği için hiç bir devletin hasmı ve aleyhdarı değildir. Memleketi uğrunda ölecek, fakat bu uğurda çarpıştığı zaman da karşısında gene husumetinden veya ona aleyhdar olduğundan dolayı değil ,hukukunu ve mevcudiyetini başka t?/4rl?/4 te?tm)mine yol bulamadığı için hayatını ortaya koymuş olacaktır.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

24 Kasım , 13. Sayı , 2. Sayfa

Mahal-i ictima (Toplanma Yeri) Etrafında

Son posta ile gelen sabah gazetelerinden birinde Meclis-i Meb'usan'ın mahal-i ictima?tm)ı (toplanma yeri) hakkında devam eden şayiattan (söylentilerden) bahs eden, L?/4tfi Fikri Bey (*) imzasıyla bir baş makale görd?/4m.

İntihabat g?/4r?/4lt?/4leri kısmen sükunetyab (dinmiş) olarak her meb'us için bir çok mahallerde artık ictimaa (toplanmaya ) hazırlanmak l?/4zumu baş gösterdiği bir zamanda sevk-i tabii ile varid-i hatır olan mahal-i ictima ( içgüdü ile akla gelen toplanma yeri) meselesi filhakika (gerçekte) haiz-i ehemmiyettir.

Vatanın mukadderatı hakkında en son ve en kat?tm)i kararlar vermek mes?tm)uliyet-i maddiye ve maneviyesini göze alarak namzetliğini vaz?tm) ve İntihabatda te?tm)min-i muvaffakiyet etmiş (adaylığını koymuş ve seçimlerde başarı sağlamış) olan bir millet vekilinin yegâne nokta-i nazarı, altına girdiği bu mes?tm)uliyette vicdanını rahnedar etmeyerek ( rahatsız etmeyerek) deruhte ettiği (zedelemeyerek y?/4klendiği) y?/4ksek vazifeyi hakkıyla ifa edip edemeyeceğini d?/4ş?/4nerek ona göre bir hatt-ı hareket ittihaz etmektir (yöntem belirlemektir).

Binaenaleyh (buna göre) ilk evvel, şahsi emniyetinin, vicdanının , serbesti-i efkârının (d?/4ş?/4nce özg?/4rl?/4ğ?/4n?/4n) ve bunlarla beraber olan masuniyet-i şahsiyesinin mukayyet (kişisel dokunulmazlığının g?/4vence altında) olup olmadığını d?/4ş?/4nmek mecburiyetindedir.

İşte, Meclis-i Meb'usan'ın mahal-i içitma'ı (toplanma yeri) hakkında L?/4tf?/4 Fikri Beyin bahs ettiği şayiat (söylentiler) mevcut ise , pek tabii olarak bu mecburiyetten tevlid etmiştir (doğmuştur / oluşmuştur)

Meclis-i Meb'usan'ın İstanbul?tm)dan başka mahalde ictima' imkanı olup olmadığını hiç d?/4ş?/4nmemiş bir meb?tm)us ,L?/4tfi Fikri Bey?tm)in makalesini okuduktan sonra bunun cidden mucibi m?/4nakaşa ( tartışılması gereken) bir mahiyette olduğuna ve İstanbul?tm)da akd-i ictimaa edecek (toplanacak) Millet vekillerinin oldukça m?/4him tehlikeler altında kalacağına h?/4km eder. Hatta garipdir, bana öyle bir his geldi ki ,L?/4tfi Fikri Bey İstanbul?tm)dan başka bir mahalde Meclis-i Millinin ictima'ının m?/4mk?/4n olduğunu iddia ve isbat-ı zımnın ?/4zerinde gör?/4rken belki bilihtiyar (isteyerek) , İstanbul?tm)a gelecek meb'usların bazı tehlikeleri hamiyet-i vataniyeleri icabatından (yurtseverlikleri gereği) olarak göze almaları lâzım geldiğini ima etmek istiyor. Bana bu hissi veren satırları aynen nakl edeyim :

"Olabilir ki Meclis-i Meb?tm)usan'da bulunmak isteyen bir takım zatlar vardır ki şahısları için İstanbul?tm)da l?/4zumu kadar emniyet görm?/4yorlar ve bunun için Meclis-i Meb?tm)usan'ın başka bir yerde ictima'ını arzu ediyorlar .Böyle bir arzu ma?tm)zur gör?/4lebilir, fakat bu zevatın hamiyetlerinden (yurt severliklerinden) katiyyen eminim ki Meclis-i Meb'usan'ın nakli halinde husulünden (meydana çımasından / olmasından) korktuğumuz fenalıkları şöyle ciddiyetle d?/4ş?/4n?/4rlerse bize hak vermekte bir an teredd?/4t etmeyecek ve icabında şahıslarını millet uğruna feda edeceklerdir. "

Bu tehditkâr (korkutucu) fikriyatı biraz tahlil etmeğe l?/4zum gör?/4yorum.

Usul ve kanun dairesinde evsaf-ı vekâlete haiz olmak (vekil olma özelliklerini taşıyor olmak) ?/4zere intihab edilen meb'uslardan bazılarının şahısları için İstanbul?tm)da l?/4zumu kadar emniyet görmemeleri m?/4mk?/4n olabilir mi ?

Buna ihtimal veren ve bundan dolayı bu meb?tm)usları ma?tm)zur görecek kadar tehlikeyi ciddi telâkki eden L?/4tfi Fikri Bey , ş?/4phesiz bilirler ki milletlerin hakk-ı istiklâli (bağımsızlık hakkı) demek, mevcudiyet ve mukadderat mesailinde (konularında) kendi kendilerine ittihaz-ı kararda (karar vermekte) serbest ve masun (korunan/ dokunulamaz) olmaları demektir. Bu kararların tecelligâhı (gör?/4nd?/4ğ?/4 yer) ise Meclis-i Meb'usandır ve bundan dolayıdır ki meb?tm)us olanlar ,sıfat-ı vekâletleri devam ettiği m?/4ddetçe h?/4rriyetlerini tahd-ı tehlikede (tehlike altında) bulunduracak olan usul ve kanuniyeden bile vareste (kurtulmuş/ rahat ) kalırlar. Böyle olduğu halde millet vekillerinden bazılarının emniyet-i şahsiyesini ş?/4pheli görmek neye haml olunabilir (yorumlanılabilir) ?

Demek , Lütfi Fikri Bey efendi zımnen (dolaylı olarak) demek istiyorlar ki İstanbul?tm) da kanunların , usullerin , ananat-ı milliyenin ( milli ananelerin) fevkinde her türlü mukaddesata tecavüz etmesi melhuz ( akla gelebilen) bir kuvvet vardır. Ve bu kuvvet millet vekillerinden bazılarını , kanun-u esasinin zaman (kefillik) ve kefaleti altında bulunan masuniyetlerinden (dokunulmazlıklarından) mahrum bırakabilir. Bu ihtimali kabul ettikten sonra Meclis-i Meb'usan'ın mahiyet-i istiklâli (bağımsızlığının anlamı ), orada cereyan edecek m?/4zakeratın (m?/4zakerelerin) serbestisi kalırmı ?

Ve L?/4tfi Fikri Bey?tm)in kalemiyle ortaya konulan bu tehlike karşısında , millet vekili sıfatiyle mesela ben, bilâ tereddüt (sakınmadan /?/4rkmeden) İstanbul?tm)a girebilir miyim ?

Vakıa (her ne kadar) benim bu tereddütümü kabl-el vuku keşf ederek istical (önceden anlayarak acele ) cevap veren Lütfi Fikri Bey bu mehalike (tehlikelere / korkulu yerlere-işlere) rağmen Meclis-i Meb?tm)usan'ın nakli halinde korktuğu fenalıkları şöyle ciddiyetle d?/4ş?/4nmeğe davet ederek kendisine her halde hak vereceğimi ve icabında şahsımın millet uğruna fedasından çekinmeyeceğimi söyl?/4yor.

Filhakika (gerçekte) öyledir. Tarihimizin bu en elim devresinde bir defalık ictima (toplantı) için milletin vekâletini kabul edecek meb'us?tm)an-ı muhtereman yalnız bu hareketleriyle şahıslarını millet uğruna feda etmekten çekinmediklerini isbat etmiş oluyorlar.

Fakat Meclis-i meb?tm)usan meselesi ,hiç bir zaman şahıs meselesi değildir. Milletin mukaddesat-ı katiyesini hall etmek (çözümlemek) üzere, metin (sağlam) kanaatler ve sarsılmaz imanlarla akd-i ictimaa (toplanmaya) hazırlanan her meb?tm)us, şahsını değil evvela kanaat ve imanını d?/4ş?/4nmek, onu m?/4dafaa etmek, onu masun (dokunulmaz) ve mahfuz (saklanmış / korunmuş ) bulundurmak ihtiyacındadır. Her meb?tm)us, vatanının tehlike-i istiklâli karşısında milletine karşı taahh?/4d ettiği vazifeyi b?/4t?/4n mânası ile h?/4r ve serbest olarak ifaya muvaffak olduktan sonra şahsına vaki?tm) olacak tecav?/4z?/4 her zaman kabul eder.

Fakat bundan evvel asla ! Lütfi Fikri Bey..

Esasen L?/4tfi Fikri Bey?tm)in kabul ve ima ettiği tehlike ,kanunun fevkindeki (?/4st?/4ndeki) kuvvetlerin tecav?/4z?/4 tehlikesi şahıslar için midir ? kanaatlar için midir ? Şahıslar içinse bunun Meclis-i meb'usan meselesi ile karıştırılmasına ihtiyaç yoktur. Kanaatlar içinse .L?/4tfi Fikri Bey efendinin hakları vardır ve Meclis-i Meb?tm)usan'ın mahal-i ictimaı cidden bir hayat ve memat (öl?/4m kalım) meselesi olabilir . Bu meseleyi gazete s?/4tununda mevzu-u bahs etmek itibariyle L?/4tfi Fikri Bey b?/4y?/4k bir hıdmet (hızmet) ifa etmiştir.

Aynı posta ile gelen 1 Teşrin -i sani 1335 tarihli Sabah gazetesinde Temps?tm)in (Temps gazetesinin) 24 teşrin-i evvel 1335 tarihli baş makalesinden naklen şu satırlar mündemiçti (alıntı yapılmıştı )

İran'daki intihabat-ı teşriiye (kanun yapanların /meb?tm)us seçimi ) ne gibi ahval ve şerait dahilinde icra olunmaktadır ?

Acemistan Şimal-i Garbi (kuzeybatı) ve Şimal-i Şarki (kuzey doğu) hudutlarında ecnebi istilası ve Bolşevikliğin n?/4fuz eylemesi tehlikesine ma?tm)ruzdur (tehlikesi ile karşı karşıyadır)

Pay-i tahtında efkâr-ı umumiye (başkentinde kamu oyu) İngiliz istila-i fecaiinin o mertebe aleyhindedir ki h?/4kûmet, vilayata ( illere ) pek çok n?/4fuzlu rical-i siyasiyeyi sevk ettikten sonra şimdide idare-i meşrutiyenin (meşrutiyet yönetiminin) te?tm)sisinde b?/4y?/4k bir rol oynamış olan ve o tarihten beri (....) ?/4nvanını ihraz etmiş (kazanmış) bulunan eski bir vezir - i azamı (Baş veziri) taht-ı tevkife almak (tutuklamak) tasavvurunda bulunuyormuş .

Görülüyor ki harb-i kebirde hiç bir vukuat mevzu-u bahs olmayan (b?/4y?/4k harpte hiç bir olayın söz konusu olmadığı) İran meselesi, mahkûm olduğu tereddi ve sukut (yozlaşma / bozulma ve d?/4ş?/4ş) içinde kendiliğinden tasfiye edilmek (temizlenmek) şöyle dursun bilakis had bir devreye dahil olmuştur.

Eğer devamlı ve payidar ve herkesin menfaatine tevafuk eden (uygun olan ) bir tarz-ı tasfiye (d?/4zenleme şekli) bulunmak isteniyorsa şimdiye kadar mer-i (y?/4r?/4rl?/4kte/geçerli) olan usuller terk edilerek acem istiklâlinin lafzan değil hakikaten tasdik ve kabul?/4 zaruridir."

Meclis-i Meb'usanımızın mahal-i ictimaaı hakkındaki baş makaleyi okurken bilaihtiyar (İstemeden) bu fıkrayı tahattür ettim (hatırladım) ve L?/4tfi Fikri Bey efendinin ima buyurdukları tehlike ile zavallı İran vatanperverlerinin uğradığı akıbet arasında gayr-i iradi (elinde olmayarak) bir rabıta- i fikriye (fikir bağlantısı) buldum, bilmem haksızmıyım..

Lütfi Fikri Bey Meclis-i Meb?tm)usan'ın emniyet ve masuniyeti ?/4zerinde tevellüd eden (doğan) tehlikeye rağmen İstanbul?tm)da inikadı l?/4zumunu (toplanma gereğini) m?/4dafaa etmek için bir hayli zahmet çekiyor. Bence bu kadar zahmet çekmeye l?/4zum yoktur. Ç?/4nk?/4 Meclis-i Meb?tm)usan'ın emniyeti ve masuniyeti ve buna merbut (bağlı) olan istiklâl-i milli o kadar ehemmiyetli bir meseledir ki o tehlikede ise her şey göze alınmalıdır.

Kanun-i esaside Meclis-i Meb?tm)usan'ın payitaht da inikadı l?/4zumuna (toplanması gereğine ) dair bir kayıt ve sarahat (açıklık) yoktur. Olsa bile kanun-u esasi ancak istiklâl-i milliyi tevsik eden (belgeleyen) bir düsturdur (kanundur).

Meclisin hariç de inikadından payitahtın kaderatına su-i tesirat varid olabileceği (köt?/4 etkileri olabileceği) ihtimalide çok kuvvetli fakat meclisin h?/4rriyet, masuniyet ve emniyeti kadar kuvvetli bir sebep teşkil edemez.

Versay ‘da ictima eden meclis Paris?tm)in terkini, Veymer?tm)de inikad eden (toplanan) meclis Berlin?tm)den sarf-ı nazar olunduğunu tazannun etmemiştir (vazgeçildiğini sanmamıştır/ d?/4ş?/4nmemiştir).

Bu g?/4ne kadar Meclis-i Meb?tm)usan'ın tehlikede olabileceğini d?/4ş?/4nmeyen meb?tm)usan-ı kirama bu tehlikeyi ilan etmiş olmak itibariyle L?/4tfi Fikri Bey efendinin mezkûr bir hıdmet (hızmet) ifa etmiş olduklarını tekrardan men-i nefs edemiyorum (kendimi engelleyemiyorum). Öyle zan ediyorum ki milletin v?/4kelat-ı umumisini ihraz etmiş (genel vekâletini kazanmış) her meb?tm)usun nokta-i nazarı, mecliste evvela milletin istiklâlini ve tamamiyetini m?/4dafaadan ibaret olacaktır.

Meclisin taht-ı emniyetde (güvenlik altında) olmaması ,istiklâl-i milletin ve tamamiyet-i vatanın da m?/4dafaasına imkan olmadığını tazannun eder (zannettirir)

Binaenaleyh (böylece) L?/4tfi Fikri Bey efendinin makalelerini okuduktan ve İran hikayesini de hatırladıktan sonra ,şayet meb?tm)us olursam ,İstanbul?tm)da ictimaı her halde biraz g?/4ç ve hiç olmazsa biraz geç kabul edeceğim. Bu benim şahsi fikrimdir.

 

 

 

 

 

 

(*) L?/4tfi Fikri Bey : Baro başkanı-gazeteci . Tanin gazetesinde Halifeye hitaben yazdığı açık mektup nedeniyle yargılanmıştır.