1 Aralık , 14 . Sayı , 1. Sayfa

Tereddi Meselesi

(yozlaşma / soysuzlaşma konusu)

Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk Cemiyetinin tereddisi ihtimalinden mütevellid (doğan/ meydana gelen) samimi bir endişe ,İstanbul âfakını tazyik ederek (ufuklarına baskı yaparak) az çok endişeyane mazarrata(kuşkuya d?/4ş?/4r?/4c?/4 köt?/4 durumlara) sebebiyet veriyor.

Bu endişeye samimi diyoruz,ç?/4nk?/4 memleket , inhilâl ve izmihlâl ( dağılma ve yıkıma uğrama) karşısında adeta sevk-i tabii (iç g?/4d?/4 ) ile kendiliğinden birleşen Kuva-yı Milliye'den başka , maddi , manevi her istinadgâhdan (dayanaktan) mahrum iken , bu yegâne istinatgâhı (tek dayanağı) yıkmağa ve bu maksatla haksız h?/4cumlar tertip etmeğe cevaz verebilecek bir M?/4sl?/4man , bir T?/4rk, bir Osmanlı tasavvur edemiyoruz.

Bir uzvun tereddisi (soysuzlaşması) , çok yaşamış, yaşadığı m?/4ddetçe kuvva-yı hayatiyetini su-i istimal etmiş (yaşama g?/4c?/4n?/4 köt?/4 kullanmış) nesillerin sakat olan ve gayr-i tabii mevlûdanına (sakat kusurlu doğan çocuklarına) teşmil edilebilen ( ilişkilendirilebilen / yöneltilebilen) bir kelimedir.

Cemiyetleri de bir uzvuna nazar ederek (bakarak) tereddileri ihtimalini (soysuzlaşma olasılıklarını) kabul edebiliriz. Fakat M?/4dafaa-i Hukuk Cemiyeti, yahut kısa tabiriyle Kuva-yı Milliye, kendisinden evvel yaşamış, hayatını su-i istimal ile teşkil-i tabiisinden inhiraf etmiş (doğal yapısından sapmış) hiç bir cemiyet, heyet veya z?/4mrenin mevlûdu (doğmuşu / evladı) değildir ki uzviyetinde (uzuvlarında) ma?tm)luliyet-i tevehhüm olunabilsin (sakatlık ihtimali olsun)

Hususiyle (özellikle) Kuvva-yı Milliye , y?/4z bin defa tekrar ettiğimiz vechile ( gibi) milletin bır kısım kuvvetlerinden istifade ile muayyen ve hususi bir gayeye müteveccih (dön?/4k ) bir cemiyet olarak teşekk?/4l etmemiştir.

Kuvva-yı Milliye lâyemut (öl?/4ms?/4z) bir milletin ve yedi y?/4z senelik bir imparatorluğun tehlike-i inhilâl ve inkırazına (dağılma/erime ve t?/4kenme tehlikesine) karşı mevcudiyetini, hakk-ı hayat ve bekasını (yaşama hakkı ve devamlılığını) temin ve menafiini (çıkarlarını) muhafaza edebilmek için pek tabii, pek müntefi (yararlı), pek zaruri bir şekilde v?/4cuda gelmiş bir vahdetten (birlikten) ibarettir. Bu itibar ile Kuvva-yı Milliye ayine-i millettir (milletin aynasıdır / milletin tıpkısıdır).

?yle bir millet ki , şimdiye kadar hiç bir nevi?tm) teşkilâta tabi tutulmadığı için asırlardan beri herkesin elinde âlet-i ihtiras olmaktan (çıkarına alet olmaktan) usanmış, gafletinden, cehaletinden, saffet-i ahlâkından (ahlâkındaki temizlikten/saflıktan) hiss-I itimada merbutiyetinden (g?/4ven duygusuna bağlılığından) istifade eden dahili, harici d?/4şmanlarının ayakları altında ezilip can çekişmiş, mukadder olan öl?/4m ise, buna karşı da hiç olmazsa çarpışmaya azm etmiş ve bu gayeye müteveccih (yönelik) teşkilât ile b?/4t?/4n kuvvetlerini, y?/4reklerini, ve dimağlarını (beyinlerini) birleştirmiş bir millet..

Onun maksadı, çapraşık siyasetlere karışık programlara, m?/4tenakız (zıt olan) ve muğlak (dayanaksız) nazariyata boğulmuş değildir. Bir hedefi vardır: selamet-i vatan, teşkilâtının saiki (sevk edeni) yalnız bu kuvvettir : Endişe-i beka (devamlı kalma / gelecek endişesi).

Şu halde Kuvva-yı Milliyenin tereddisine (soysuzlaşmasına/yozlaşmasına) ihtimal vermek , milletin tereddisini (milletin yozlaştığını) kabul etmek demek olur.

Halbuki bizim itikadımızca mevcudiyetine indirilen darbe-i kati?tm)ye (kesin darbe) karşısında tam bir vahdet-i fikir (fikir birliği) ve emelle hakk-ı hayatını ispat ve m?/4dafaaya çalışan bir millet mütereddi (soysuzlaşmış / yozlaşmış) olamaz.

Milletin tereddi etmediğine (bozulmadığına) en b?/4y?/4k delil, Kuvva-yı Milliyedir. Hatta b?/4t?/4n imanımızla iddia edebiliriz ki bu g?/4nk?/4 vahdet-i vücuda (tek vücud haline) gelmeye muvaffak olan millet , henüz tekâmüle (gelişmeye) başlıyor. ...... ......... ..... ...... .. .. .. ..................

Binaenaleyh (böylece) İstanbul muhiti müsterih (içi rahat) olmalıdır,

Kuvva-yı Milliye hiç bir zaman tereddi edemez (bozulamaz). Anadolu?tm)nun menabi-i hayatiyeye (hayat kaynaklarına) malik olan ve her şeye rağmen yaşatılmak için aşk ve iman ile yek diğerine (birbirlerine) sarılarak tarihimizde misli namesbuk ( benzeri gör?/4lmemiş) teşkilâtını v?/4cuda getiren sakine-i vatan ( vatan ?/4zerinde yaşayanlar) ne Bizans?tm)ın ne ona benzer köhne medeniyetlerin varis-i seyyiatı (köt?/4 mirasçısı) değildir ki, ilk hatve-i tekamülünde (ileri adımında) asırların mirası , su-i istimal olan gizli ve şaibeli maksatlarla tereddiye ve sükuta (soysuzlaşmaya ve t?/4kenmeye) mahkûm olabilsin.

Kuvva-yı Milliye, hiç bir zaman bir fırka programı ile , bir fırka zihniyetiyle ve fırkalara mahsus olan mevki-i iktidar (iktidar olma) ihtiras ile teşekk?/4l etmiş değildir. O m?/4nhasıran (yalnızca) millete mensup olur ve müebbeden (sonsuza kadar) milletin sine-i samimiyetinde kalacak , orada yaşayacak ,onun kalb-i ma?tm)sumu ?/4zerinde çalışacaktır.

Salhurde (geçkin / yaşlı) çatıları her devirde bin t?/4rl?/4 desais (hileler/oyunlar) ve hıyanet saklayan , mezalim koridorları daima şaibedar olan , mermer merdivenlerinden daima ve daima sine-i millete tazyik edecek (baskı yapacak) şahsi ve mütevekkit (kuvvetlendirilmiş) tahakkümler (baskılar) cereyan eden h?/4kûmet binaları , kapılarından içeriye adımını atacak her fırkayı tereddiye (bozulmaya/yozlaşmaya) sevk edebilir. Fakat Kuvva-yı Milliye daima bu kapının dışında ve daima o meskûn (içinde oturulan /iskan edilmiş) binaların bir mukahhir-ı ciddisi (ciddi bir kahredeni / lânetleyeni) mevkiinde kalacağı için tereddi ihtimalinden ve bilüzum (gereksiz) endişelerden varestedir (uzaktır / kurtulmuştur.)

Kuvva-yı Milliye'nin tereddisinden korkanların onu h?/4kûmete yaklaştırmak taraftarı olanları bilhassa nazar-ı dikkatimizi celb etmekten (dikkatimizi çekmekten) hali kalmadı. Kuvva-yı Milliye r?/4esasının (komutanlarının) İstanbul?tm)a celbi ve mevki?tm)-i serdara takarrübü (çağrılması ve komutan durumunda olanlara yaklaşılması) öyle siyasetlerdir ki sahiplerinin samimiyetlerinden ş?/4phede haklı olmasak edalarının (tavırlarının) saffetine (saflığına arılığına) inanmak mecburiyetinde kalabiliriz.

Memleketin son ümidi , Anadolu?tm)nun son kuvveti , milletin yegâne nokta-i istinadı (tek dayanma noktası) Kuvva-yı Milliyeyi v?/4cuda getiren vahdettir (birliktir).

Bu vahdetin gayesi de m?/4tarekeden beri mevki-i iktidara gelen her h?/4kûmetle pek çabuk uyuşarak memleketini inkısar ve izmihlale s?/4r?/4kleyen (kırılmaya / g?/4cenmeye ve yok olmaya s?/4r?/4kleyen) d?/4şmanlara mukavemettir. H?/4kûmetçilik ve mevki-i iktidar gibi fırka zihniyetleri ne bu vahdete (birliğe ) ve ne de onun gayesi olan mukavemete (karşı koymaya /dayanmaya) müsait olamaz.

Memleketin bir karış yerini, istiklâlinin en k?/4ç?/4k bir cüz?tm)ünü (parçasını) vermemeğe ve bu uğurda fedakâr olmağa azm eden millet , bir kitle-i vücud (v?/4cut birliği / tek v?/4cut) halinde öyle bir kuvvettir ki işgal ettiği makamın mesuliyetini ve tarihe karşı vaziyetini d?/4ş?/4nebilen namuslu bir h?/4kûmet için , en muntazam ve en kavi ordulardan daha b?/4y?/4k bir istinadgâh olur.

Hususiyle (özellikle) İstanbul?tm)un duçar (yakalanmış/tutulmuş ) olduğu tazyikat-ı hariciye (dış baskılar) altında vicdan -ı millinin her g?/4n biraz daha ezildiğinden ş?/4phe etmek istemediğimiz için Kuvva-yı Milliye en kuvvetli bir kıble-i ?/4mit (umutların bağlandığı/yöneldiği yer) olmak iktiza eder (lâzım gelir) .

Binaenaleyh onun tereddisinden bahs edecek, yahut onu tereddiye sevk eyleyecek yerde onun tekamülüne ait mesai sarf etmek ve ona istinaden (gelişmesi için çaba harcamak ve ona dayanarak) memleketi kurtarmaya çalışmak lâzım gelir.

Fırkalara mensub eşhas , fırkacılığa ait zihniyetlerle o kadar hal-i işba?tm)a (doyum haline) geliyorlar ki mensup oldukları fırka haricinde bir millet mevcut olduğunu ve başka fırkaların namuskâr olan mensubiyesini (ilgililerini) milletden tefrik etmeğe (ayırmaya/ ayrı tutmaya) imkân bulunmadığını kabul edemiyorlar.

Kuvva-yı Milliye, herhangi bir veya birkaç fırkaya , veya bu fırkaların mensubiyetine temayül ederek (yönelerek/yakınlaşarak) diğerlerini hariçde bırakmak suretiyle hareket etseydi ve teşkilâtını bu şekilde v?/4cuda getirseydi o zaman daha doğmadan ölmeğe mahkûm , mütereddi (soysuzlaşmış) olduğunu iddia etmek doğru olabilirdi. Fakat teşekk?/4r olunur ki Kuvva-yı Milliye arasında hiç bir fırka veya z?/4mrenin mahdut nokta-i nazarı (sınırlı gör?/4ş?/4) , bu nokta-i nazara merbut hiss-i husumet ve adaveti (bağlı hasımlık hissi ve d?/4şmanlığı /kini ) yer bulamamış, hiç bir nifak (iki y?/4zl?/4l?/4k/ kargaşa) için zemin bırakılmamıştır.

Kuva-yi Milliye , müttehid (b?/4t?/4nleşmiş)bir kitle halinde memleketin ve İstiklâl-i millinin m?/4dafasını taahh?/4d etmiş (y?/4klenmiş /?/4stlenmiş) millet demektir.

Bu gayeyi kabul ve mesaisini ona tevcih eden (yönelten) her şahıs , ittihatçı olsun veya olmasın , hususi fikir ve içtihadı ne merkezde bulunursa bulunsun , milletin evlâdı, binaenaleyh Kuva-yi Milliyenin bir cüz?tm)i (parçası) , bir ferdidir.

Millet , hiçbir zaman evlâdından bir kısmını mevcudiyetinden tard ve def‘edemez (uzaklaştırıp kovamaz). İttihatcı ,mücrim (suçlu) demek ise , kanaatı c?/4r?/4m (d?/4ş?/4ncesi suç) olamaz. Maddeten ve kanunen cürmü (suçu) olanları ise isimleri ne olursa olsun te?tm)dib etmek (eğitmek) h?/4k?/4mete ait bir vazifedir ve memleketin m?/4dafaası ve istiklâlinin muhafazası da h?/4k?/4metlere ait olmak lâzım gelir.

Fakat ne yapalım ki m?/4tarekeden beri gelen her h?/4kûmet d?/4şmanlarla bilittifak ma'kûsunu (birlik olarak tersini) yaptı ve bundan dolayıdır ki harici d?/4şmana karşı mevcudiyetini m?/4dafaa etmek vazifesi millete d?/4şt?/4; ve millet artık kolay kolay itimad edemez oldu.

Ferit Paşa H?/4kûmeti , mücrim veya ma?tm)sum (suçlu veya suçsuz) ittihatcı namı altında şöhret bulmuş evlad-ı memlekete (memleket evlâdına) reva görd?/4ğ?/4 şiddet nispetinde bir salabetle (katılıkla) İzmir?tm)de yunanlılara karşı da hareket etmiş olsaydı ,bug?/4n bazılarını her nedense telaşa d?/4ş?/4ren bu muazzam milli vahdete belki l?/4zum kalmaz ve zavallı millet , bir çok evlâdını şehit veya sefil görmek bahtsızlığına uğramazdı.

Bir daha tekrar edelim, Kuvva-yı Milliye, müttehid (b?/4t?/4nleşmiş/birlik olmuş) bir kitle halinde birleşmiş Anadolu demektir. Anadolu hukukunu, mevcudiyetini ve ateşini m?/4drik olarak hen?/4z yaşamaya başlamış, sağlam bir hayat ve azimkâr (kararlı) bir kitledir.

Binaenaleyh tereddi ( böylece bozulma/yozlaşma/soysuzlaşma) ihtimalinden çok uzaktır.

Kuvva-yı Milliye, milletin bir aguş-u vahdetidir (birleştiği kucaktır) ki selamet-i vatan (vatanın selameti) namına şahsi her t?/4rlü infialatını nifak(kızgınlıklarını /dargınlıklarını, geçimsizliklerini) ve husumetlerini terk ederek memleketi kurtarmaya koşan fedakârandan m?/4teşekkildir (özverili kişilerden oluşmuştur). Mensubiyetinin kıymeti, fırkacılıkla değil, fedakârlığının ve hamiyetinin (yurt severliğinin) derecesiyle ölç?/4l?/4r.

Bundan sonra hâlâ Kuvva-yı Milliyenin mahiyetinden tegafül edenleri hüsn-ü niyet sahibi add etmekde (niteliğinden / öz?/4nden ş?/4phe edenleri iyi niyetli olarak kabul etmekte) teredd?/4t edersek, zan ederiz ki haklı oluruz.