ÖZET

Anasayfa

1919 yılında ,13 Eylülü 14 Eylüle bağlayan gece , adını bizzat Mustafa Kemal'in koyduğu İrade-i Milliye gazetesinin ilk sayısı , vilayet matbaasının kollu ,eski baskı makinasında 1000 adet basılarak 14 Eylül sabahı ülkenin her tarafına dağıtılmaya başlanıyordu,

İrade-i Milliye, gazetesinin haftada iki defa yayınlanması planlandığı ve başlığında: "Haftada iki defa neşredilir" diye yazıldığı halde, her zaman bu başarıyı gösterememiş , bazen haftada bir defa yayımlanmakla yetinmek durumunda kalmış, daha sonraları, Heyet-i Temsiliye'nin o kararlı , inançlı, mücadeleci sesi olma özelliklerini kaybederek sıradan bir yerel gazeteye dönüştüğü devrede, bir kaç defa kısa sürelerle kapatılmakla beraber , günlük olarak yayın hayatını devam ettirmiştir.

Gazetenin dağıtımında, özellikle işgal altındaki bölgelere ulaştırılmasında büyük zorluklar çekilmiş, gazeteleri zamanında ellerine geçmeyen abonelerden gelen şikâyetlerin ardı arkası kesilmemiştir. Bunun yanı sıra abone ücretlerinin toplanmasında da bazı sıkıntıların olduğu, gazetenin ilerleyen sayılarında, "Sayın abonelere" yapılan hatırlatmalardan anlaşılmaktadır.

İrade-i Milliye ilk sayısında yayımlanan ve bizzat Mustafa Kemal'in İsmail Hami'ye yazdırdığı "Harekât-ı Milliye'nin Esbabı" başlıklı makalede savaştan ve mütarekeden sonra toplum ve ülkenin içine düşüldüğü durum, müttefikimiz olan Almanya ve Bulgaristan'ın durumu ile karşılaştırılıp sorgulanmakta, Damat Ferit Paşa'nın teslimiyetçi iç ve dış politikası eleştirilmekte , Anadolu'da başlayan ve gücünü bizzat milletten alan Milli hareketler anlatılmaktadır.

Bunun yanı sıra bu ilk sayıda, gazetenin yayınlanmasından 10 gün önce toplanan Sivas Kongresi'nde Mustafa kemal Paşa'nın Kongreyi açış nutku, ile Padişah'a, Sadrazam'a ve İtilaf devletlerine çekilen ariza ve muhtıralar yer almaktadır.

İkinci sayısı ile birlikte , yine gazetenin yayımlandığı tarihten önce başlayan ve devam eden ve Ferit Paşa kabinesine karşı duyulan güvensizlik ve bu kabine ile her türlü ilişkinin kesildiğine dair her livadan, kazadan ve bölgeden İstanbul'a, itilaf devletlerine ve Heyet-i Temsiliye'ye yağdırılan telgraflarla sütunlarını süsleyerek, Anadolu'nun sesini ve isyanını hem itilaf devletlerine hem de yurdun her tarafına ulaştırmış ve "Millet, böyle bir hükûmete müstahak olmadığını, bu büyük ve müttehid hareketiyle bütün cihana karşı isbat etmiş olduğu gibi . Fazla olarak bu suretle her türlü ta'rize karşı milletiyle beraber olduğunu söyleyen Padişah ile millet de ittihad etmiş olduğundan artık hainler için adalet-i milliyeye teslim-i nefs etmekten başka bir iş kalmamış demektir" ifadesi ile kabinenin ihanet içerisinde olduğunu, bütün milletin de böyle bir hükûmeti istemediğini toplu hareketiyle gösterdiğini hem de padişahın kabineye karşı milletle birlik olduğunu ,kabinenin ıskatından başka bir yolun kalmadığını dost düşman herkese kanıtlamıştır.

Anadolu'da ulusal birlik sağlanmaya çalışılırken, bu birliğin oluşmasını engellemek için büyük çabalar harcayan, başta hain Ali Galip ve hempaları olmak üzere, Ferit paşa kabinesine kişisel çıkar ve makam hırsı ile bağlı bir çok yöneticinin marifetleri İrade-i Milliye sayesinde ortaya dökülmüş ve bu gibi vatan hainleri, halkın baskısı ve örgütlü gücü karşısında, görevlerini terk ederek ortadan kaybolmak zorunda kalmışlardır.

Bütün bunların yan sıra Harekât-ı Milliyenin ne olduğu,, neden gerektiği, kime karşı kimlerin bu mücadeleyi yürütmek zorunda oldukları konularında halkın bilgilendirilmesi ve bilinçlendirilmesi doğrultusundaki yazılara ağırlık verilmiş, " Hatekât-ı Milliye en muazzam harekât-ı medeniyedir . Hayat memat meselesi edvar-ı kadim-i beşeriyete ait hurafat-ı tarihiye dahi dahil olduğu halde en mevsuk senetlere müstenit vakayi arasında görülen kesretli misallerden müstetbi bir takım kanunlara tabidir. Bunların en mühim ve esaslısı, Milletlerin hakk-ı beka ve devamına kâfil olan harp ve kıyam kanunlarıdır." gibi yazılarla yaşamak ve devamlılığını sağlamak isteyen ulusların gerektiğinde savaş ve isyan etme hakları bulunduğu , bu yoldaki ulusal hareketlerin en uygarca davranışlardan olduğu, bu nedenle herkesin milli mücadele saflarında yerini alması gerektiği ısrarla anlatılmıştır.

Ferit Paşa Kabinesine karşı yürütülen yoğun kampanya sonucu , İngilizlerin açık desteğine rağmen Ferit Paşa Kabinesi ıskat edilmiş ve Anadolu harekâtına yakın olan Ali Rıza Paşa başkanlığındaki yeni kabinenin kuruluşu ve tatil edilmiş olan Meclis-i Meb'usan için yapılması gereken ve Ferit Paşa tarafından sürekli ertelenen seçimlerin yapılması ve bunun sonucunda da Milli mücadeleden yana olan bir çok önemli kişinin Meclis-i Meb'usan'a girmesi sağlanmıştır.

İrade-i Milliye gazetesi , yayın hayatına başladığı 14 Eylül 1919 tarihinden önce başlayan ve devam eden işgaller ile bu işgal bölgelerinde yaşayan ve işgal kuvvetlerinden cesaret alan, teşvik gören yerli Rum ve Ermenilerin Türk ve Müslümanlara uyguladıkları fecaiyi , can, mal ve ırzlarına yapılan bin bir türlü saldırıyı ve bu saldırılar karşısında , işgal kuvvetlerinin vurdum duymazlığını ve bu olaylar karşısında ülkenin her tarafından yükselen protestoları dünya kamu oyu ve vicdanı önüne sermiştir,

İrade-i Milliye bir taraftan iç olaylarla ilgili olarak halkı bilgilendirip ,bir taraftan onu Harekât-ı Milliye ve Milli Mücadele etrafında örgütlemeye ve mücadele saflarına kazandırmaya çalışırken bir diğer taraftan da dış basında hakkımızda çıkan yazıları , dünyada gelişen olayları , Londra ve Paris'te sürdürülen ve bir türlü sonuçlandırılamayan barış görüşmelerini , İslâm ülkelerinin tavırlarını, komşu ülkelerde olup bitenleri çok yakından izleyerek gelişmeleri mümkün olduğu kadar okuyucusuna duyurmaya çalışmıştır.

Özellikle Doğu komşumuz Rusya'da gelişen Bolşevik harekâtını , her hangi bir yorum yapmaksızın çok yakından ve dikkatle izlemiş ve gelişmelerden sürekli olarak kamu oyunu bilgilendirmiştir.

İrade-i Milliye gazetesi Sivas'ta yayımlandığı halde , yerel bir gazete kimliğine dönüşünceye kadar , Sivas şehri ile ilgili sorunlara çok az yer verebilmiştir. Bunun nedeni gazetenin yüklendiği ulusal görevdir. O, Heyet-i Temsiliye'nin, kararlı, inançlı ve mücadeleci sesidir ve bu sesi tüm yurt içine ve dışına ulaştırmakla görevlidir. Öncelik, vatanın ve milletin kurtuluşu ve bu yoldaki örgütlenmelerin sağlanmasıdır; bütün çabasını bu yönde yoğunlaştırmış olan İrade-i Milliye gazetesinin o sıralarda Sivas ilinin yerel sorunları ile yeterince ilgilenememesini doğal karşılamak gerekir.

Yine de Sivas'ta yapılan sosyal etkinliklere, önemli atamalara, mahkeme ve icra ilanlarına, ticari ve tıbbi reklamlara; özellikle o sıralarda Sivas ve Tokat çevresinde oldukça yaygın olan ve halkın sağlığını tehdit eden "Firengi" hastalığı ile ilgili , halkı bilgilendirme ve yönlendirme amacına dönük ilmi yazılara; Milli Mücadeleyi yürüten eş, kardeş ve evlâtlarına destek olmak üzere kurulan ve Tüm yurtta örgütlenme savaşımı veren "Anadolu kadınları Müdafaa-i Vatan Cemiyeti" 'nin çalışmalarına sütunlarında övünçle yer ayırabilmiştir.

Heyet-i Temsiliye Sivas'tan ayrıldıktan sonra , Mustafa Kemal ve arkadaşlarının yakın ilgi ve denetiminden yoksun kalan İrade-i Milliye , giderek bölgesel ve daha sonraları yerel bir gazete kimliğine girmiş olsa da yayın hayatına başladığı günden , büyük bir coşku ile yüklendiği misyonu Ankara'da 10 ocak 1920 tarihinde yayımlanmaya başlayan Hakimiyet-i Milliye gazetesine devredip, eski etkinliğini kaybettiği güne kadar ulusal bir gazete kimliği ile o tarihten sonra ise bölgesel bir gazete olarak yaptığı yayınlarıyla Milli Mücadelenin örgütlenişinde ve milli birlik ve dayanışmanın sağlanmasındaki yadsınamaz katkı ve özverili çabalarından ve Türk basın tarihinde Milli Mücadelenin ilk sesi olmak gibi ayrıcalıklı bir konuma sahip olmasından ötürü her zaman saygıyla anılmayı ve unutulmayanlar arasına girmeyi hak etmiş bir gazetedir.